İki Katır

İki katır yürüyormuş yan yana, Biri yulaf yüklüymüş, biri para: Köylülerden tuz vergisi toplamışlar, Koca bir heybe dolusu mangır. Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım, Başı havalarda, Boynunda çıngırak şıngır mıngır: Zenginim zengin der . gibi, sağa sola. Derken eşkıyalar sökün etmiş; Doğru vergi katırının üstüne tabii... Yakalamış geminden, durdurmuşlar. Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı. Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı. İşte o zaman ağlamış katır, Ve dert yanmış tanrılara: — Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye! — Ya, kardeş, demiş öteki; Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi.

Kurtla Kuzu

Kim daha güçlüyse hep odur haklı; İnanmayan dinlesin bu masalı. Kuzunun biri su içiyormuş Pırıl pırıl bir dereden. Aç bir kurt çıkagelmiş yukardan, Av peşinde besbelli. — Vay, demiş öfkeyle; Sen kim oluyorsun da, Suyumu bulandırıyorsun benim? Şimdi anlatırım ben sana. — Aman efendim, demiş kuzu; Kızmayın da bir bakın nerdeyim. Ben nasıl bulandırırım suyunuzu, Akıntı benden yana. Siz yukardasınız. Ben yirmi adım aşağıda. — Onu bunu bilmem, demiş canavar; Bulandırıyorsun işte, o kadar. Hem dahası var, hımbıl: Sen bana küfretmişsin geçen yıl. — Nasıl olur Devletlim, demiş kuzu; Geçen yıl dünyada yoktum. Süt kuzusuyum, baksanıza. 43 — Sen değilsen kardeşindir, ukala. — Kardeşim yok ki küfretsin size. — Seninkilerden biridir öyleyse; İşiniz gücünüz beni çekiştirmek, Çobanlarınız, köpeklerinizle birleşerek. Hepsini anlattılar bana. Size artık haddinizi bildirmeli, Deyip kesmiş devletli; Kaptığı gibi kuzuyu doğru ormana Ve orada Görmüş hesabını güzelce; Danıştayı, yargıtayı, hepsi içinde.

Köylüyle Yılan

Köylüyle Yılan Bir zamanlar gayet merhametli , fakat buna karşılık biraz saf bir köylü varmış.Bir kış günü yolda gezinirken karların üzerinde bir yılan görmüş.Upuzun uzanmış karların üzerinde, kımıldıyacak hali kalmamış.Ya öldü ya ölecek.Acımış yılana,alıp evine götürmüş.Ocağı bir güzel yakıp yılanı ocak başındaki bir minderin üzerine koymuş. Soğuktan uyuşmuş olan yılan sıcağı görünce yeniden . canlanmış.Canlanmasıyla birlikte başlamış ıslıklar çalarak başını kaldırmaya.Sonra da kıvrım kıvrım kıvrılarak atılmaya hazırlanmış. Köylü yılanın kendisini sokmaya hazırlandığını görünce : " Vay hain, demek benim iyiliğime karşı yapacağın buydu." demiş. Hemen baltasını kaptığı gibi yılanı üç parçaya bölmüş. Diyeceğimiz şu ki ; acımak,iyilik güzel şeydir ama layık olana acımalı ve onlara yardım etmeli.Nankörlere acımakla ve yardım etmekle başımıza bela alırız.

Aslan ile Fare

Ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış.Aslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış: -Ne olur beni bırak! Gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş. Aslan farenin bu sözlerine gülerek: -Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip,fareye acımış ve fareyi bırakmış. Fare sevinerek oradan uzaklasmış Aradan zaman geçmiş, Aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış. Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış. Fare aslana: - Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak. senin canını kurtardım, demiş. Aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış.

Tarla Kuşu ile Yavruları

Bir tarla kuşu varmış.Buğdaylar yeşerirken kendisine bir yuva yapmış.Her gün birer yumurta yapıp üzerine yatmış.Bir süre sonra yavruları yumurtadan çıkmış.Ama bir türlü uçmayı öğrenememişler.Tarla kuşu bundan dolayı çok üzgünmüş.Yiyecek aramaya giderken yavrularını sık sık uyarırmış. : " Aman yavrularım gözünüzü dört açın.Yarın tarla sahibi gelince kulak verip dinleyin.Ne konuştuklarını öğrenin.Biz de ona göre davranalım.." Tarla kuşu gidince, tıpki söylediği gibi tarla sahibi ve oğlu gelmiş.Oğluna dönüp : " Tamam , buğdaylar olgunlaşmış.Bugün git komşulara haber ver.Babam ekinleri biçmek için sizleri imeceye çağırıyor, de .Yarın erkenden orakları alsın gelsinler." demiş. Tarlakuşu yuvasına dönünce yavrularının telaş içinde olduğunu görmüş. " Ne oldu? Çiftçi neler söyledi " diye sormuş. " Komşularına haber verdi.Yarın sabah yardıma gelmelerini söyledi." Tarlakuşu : " Öyleyse hiç korkmayın " demiş." Yer değiştirmemiz için daha vakit var .Yarın gene dinleyin bakalım ne konuşacaklar?" Ertesi gün tarla kuşu gene yiyecek toplamaya gitmiş.Tarla sahibi gene oğluyla birlikte gelmiş. " Ekinler çok olmuş.Artık bu halde bekletemeyiz.Gördün mü komşuların bize ettiğini? Git bari akrabalara haber ver , yarın sabah erkenden burada olsunlar." Yavrular bu defa daha çok korkmuşlar.Anneleri gelince herşeyi anlatmışlar.Tarlakuşu gene aldırmamış." Siz rahatınıza bakın" demiş.Yemlerini yiyip uyumuşlar.. Ertesi gün tarlakuşu gene gün doğmadan yiyecek toplamak için yola çıkmış.Bir süre sonra çiftçi oğlu ile gelmiş.Gelip gidenin olmadığını görünce oğluna dönmüş: " Biz hata ettik oğlum, " demiş. " Komşuya, akrabaya güvenmeyecektik.Dostun akrabanın da en iyisi insanın kendisidir oğlum, bunu hiç unutma.Yarın çoluk çocuk orakları alıp işe kendimiz girişelim.Ne zaman biterse bitsin.İşin en iyisi bu." demiş. Akşam yuvasına dönen tarlakuşu bu haberi alınca : " Şimdi iş ciddi.Hemen açalım kanatları," demiş.Yavrularını peşine takıp terketmiş yuvasını. Hani ne derler insanın dostu da kendisidir, düşmanı da. İnsan önce kendine güvenmeli.

 
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol